Özel Haber: Sinem Altunay

Bolu’da veteriner hekimlik mesleğinin duayen isimlerinden İzzettin Kayataş, 54 yılı aşan meslek hayatı boyunca tanık olduğu değişimleri ve tecrübelerini anlattı. 1970 yılında Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nden mezun olduktan sonra mesleğe adım atan 1946 doğumlu Kayabaş, Veteriner Hekimler Günü dolayısıyla verdiği röportajda hem geçmişin zorluklarını hem de bugüne dair değerlendirmelerini samimi bir dille paylaştı. Mesleğe gönül vermenin ve genç veteriner hekimlerin desteklenmesinin önemine dikkat çeken Kayabaş, “Mesleği sevmek her şeyin başı. Devlet desteği olmadan kırsalda hayvancılık güçlenemez” mesajını verdi.

“İmkânlarımız Kısıtlıydı, Halk Bilinçsizdi”

Meslek hayatına başladığı yıllarda yaşanan zorluklardan söz eden İzzettin Kayataş, özellikle ulaşım sorunlarının ve halkın veteriner hizmetlerine yönelik bilinç eksikliğinin büyük engeller oluşturduğunu belirtti.

"Köylere ulaşım oldukça zordu. Hayvan hastalıklarının tedavisi için gerekli ilaçlar dahi zamanında ulaştırılamıyordu. Ayrıca köylüler modern tıbbın imkanlarını yeterince tanımıyorlardı. İlacın faydası bilinmediğinden ampirik, yani halk arasında geleneksel yöntemlerle yapılan tedaviler yaygındı. Bunun kırılması uzun yıllar aldı. Devletin gönderdiği bazı ilaçları ücretsiz dağıtarak halkı modern tedavilere alıştırmaya çalıştık," dedi.

“Laboratuvarlar Hayati Önem Taşırdı”

Geçmişte laboratuvar imkanlarının sınırlı olduğunu hatırlatan Kayabaş, veteriner hekimlerin teşhis için İstanbul Pendik, Ankara Etlik, İzmir ve Erzurum’daki araştırma enstitülerine örnek göndermek zorunda kaldıklarını belirtti.

"Bugün birçok veteriner hekim kendi kliniğinde laboratuvar tetkiklerini yapabiliyor. Ancak bizim zamanımızda hastalığın teşhisi için numuneleri merkeze göndermek, sonuçların çıkmasını beklemek gerekiyordu. Bu da zaman kaybına neden oluyordu," diye konuştu.

“Ampirik Tedavilerden Aşılı Korumalara”

Veterinerlik mesleğinin ilk yıllarında, modern tedavi yöntemlerinin henüz köy hayatına tam olarak entegre edilemediğini vurgulayan Kayataş, yaşadığı ilginç deneyimlerden de söz etti:

"Köylerde çiçek hastalığına karşı tezeklerin köz halindeki parçaları, koyunların sırtına serpilirdi. Bu şok etkisiyle hastalığın geçeceği sanılırdı. Elbette bu yöntemler ciddi kayıplara yol açıyordu. Daha sonra aşıların yaygınlaşmasıyla büyükbaş ve küçükbaş hayvan hastalıklarında önemli ilerlemeler sağlandı," ifadelerini kullandı.

“Genç Veterinerlere Teşvik Şart”

Genç veteriner hekimlere en önemli tavsiyesinin mesleklerini severek yapmaları olduğunu belirten Kayataş, devletin de genç hekimlere destek olması gerektiğini vurguladı:

"Mesleği sevmek her şeyin başı. Ancak ekonomik açıdan ayakta kalabilmek için genç veterinerlerin desteklenmesi şart. Devlet, genç veterinerlerin sigorta primlerini belirli bir süre karşılamalı. Ayrıca büyükbaş hayvancılık için geniş ölçekli projeler geliştirilip, genç yetiştiricilere ve teknisyenlere teşvik sağlanmalı. Küçük ölçekli, takipsiz kredilerle sektörde kalıcılık sağlanamaz."

“Hayvancılık Yaşlılara Kaldı, Gençler Şehre Göçtü”

Kırsalda hayvancılıkla uğraşan nüfusun giderek yaşlandığına dikkat çeken İzzettin Kayataş, köylerde genç nüfusun kalmamasının ciddi bir sorun haline geldiğini belirtti:

"Eskiden köy nüfusunun yüzde 80-90'ı gençlerden oluşuyordu. Bugün köylerde çoğunlukla yaşlılar kaldı. Gençler şehirlerde sigortalı işlere yöneldi. Bu hem kırsaldaki üretimi azalttı, hem de şehirlerin yükünü arttırdı. Eğer devlet kırsalda yaşamı desteklemezse hayvancılık daha da gerileyecek."

Gölcük Tabiat Parkı'nda hafta sonu yoğunluğu Gölcük Tabiat Parkı'nda hafta sonu yoğunluğu

“Hayvan Sevgisi Değişti, Alanlar Çeşitlendi”

Veteriner hekimliğin yıllar içindeki değişimini de değerlendiren Kayataş, günümüzde özellikle evcil hayvanların ön plana çıktığını ifade etti:

"Eskiden veteriner hekimlerin odak noktası at, sığır, koyun gibi üretim hayvanlarıydı. Şimdi klinik hizmetlerinde kedi, köpek gibi evcil hayvanlar ağırlıkta. Hayvancılık kültürü değişti. Ancak zoonotik hastalıklarla mücadele hâlâ büyük önem taşıyor. Tüberküloz, Şarbon, Brucella gibi hastalıklar geçmişte olduğu kadar bugün de tehlikeli. Bunlarla mücadelede devletin güçlü bir tazminat ve destek mekanizması kurması şart."

“Devlet Güçlü Olursa Meslek Güçlü Olur”

Sözlerini veteriner hekimlik mesleğine duyduğu saygı ve sevgiyle tamamlayan İzzettin Kayataş, devlet desteğinin önemini bir kez daha vurguladı:

"Veterinerlik halk sağlığının temel direklerinden biridir. Devlet veteriner hekimlere gereken önemi verirse, hem halk sağlığı hem de tarımsal üretim açısından ülkeye büyük katkılar sağlanır. Bugün geldiğimiz noktada genç hekimlere çok iş düşüyor, ama onların da desteklenmesi şart."

Muhabir: Sinem Altunay