Hazan…
Hüznün mevsimi.
Bu mevsimde,
Hüznün rengine bürünür doğa,
Bu mevsimde,
Daha bir sert eser rüzgarlar.
Yorgundur yaprak,
İlk esen rüzgârda düşer toprağa,
Bazen salına salına, çoğu zaman savrularak...
Giden yapraktır, geride kalan dallar….
Dallar baharda tekrar çiçek açacak.
Topraktandır neticede insan.
Hazan bürüdü mü yeryüzünü,
İnsan da hüzne bürünür.
Derinlerde her ne varsa,
Vaktidir hepsiyle yüzleşmenin.
Yağmurlar ıslatır toprağı,
Ve yağmurlar... ıslatır sokakları...
Yürür insan hüznün içine içine…
Sokak lambalarının aydınlığı,
Vurunca ıslak kaldırımlara,
Üstadın “kaldırımlar” şiirindeki mısralarını,
İnsan daha çok hisseder ve anlar...
Sessiz, karanlık sokaklar...
Boş oturaklar, parklar ve salıncak….
Rüzgar sallar boş salıncakları,
Çocukların cıvıltılarının bastırdığı zincir gıcırtıları,
Gecenin sessizliğini boylu boyuna yırtar.
Ve…
Hazanın ardından beyaz bir örtü kaplar her yanı.
Onun altında temizlenir toprak.
Beyazında dinlenir ve tazelenir insan.
Arınma zamanıdır hüzünden ve ümitsizlikten,
Yeniden dirilişe hazırlık vardır.
Beklemek gerek, sabırla beklemek.
Beyaz örtünün altından patlayacak tomurcukları,
Son olan baharın ardından, ilkinin tekrar gelmesini,
Ümidi kaybetmeden,
Dirilişin gerçekleşmesini beklemek gerek.
İlhan DURAK