Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), 15 Temmuz darbe girişiminin ardından çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) kamu görevinden ihraç edilen çalışanlar için yürüttüğü mücadele kapsamında, Ankara’da bir basın açıklaması gerçekleştirdi.
KESK Dönem Sözcüsü Fatma Öztürk Koçyiğit tarafından okunan açıklamada, 1960, 1971 ve 1980 askeri müdahalelerinde yaşanan kamu görevinden uzaklaştırma örneklerine değinilerek, 15 Temmuz sonrası yaşanan ihraçların sayı ve kapsam açısından geçmişteki örnekleri aştığı ifade edildi. OHAL sürecinde yaklaşık 125 bin kamu çalışanının ihraç edildiği, bu sürecin siyasal bir dönüşüm aracı olarak kullanıldığı belirtildi.
Açıklamada, “İrtibatlı ve iltisaklı olduğunuza kanaat getirdik” gibi soyut ifadelerle hukuki dayanak olmadan ihraç edilen kamu emekçilerinin pasaport ve çalışma haklarının da ellerinden alındığı, sosyal hayattan dışlandıkları, aile bütünlüklerinin bozulduğu ve bazı durumlarda yaşam kayıplarının yaşandığı vurgulandı.
KESK’e bağlı sendikaların toplam üye sayısı açısından en az olan konfederasyonlardan biri olmasına rağmen, ihraçlara karşı mücadelenin öncülüğünü yaptığı belirtilen açıklamada, “Yandaş konfederasyonların sessizliği, iktidar politikalarına kayıtsız şartsız bağlılıklarından kaynaklanmaktadır” denildi.
Koçyigit, Diyarbakır’dan başlayarak Ankara’da sona eren “5 Gün, 7 Kent, Tek Ses” yürüyüşüne dikkat çekerek, bu yürüyüşün; anayasal hak olan çalışma hakkının savunulması, adalet talebi ve demokratik hakların korunması için yapıldığını söyledi.
Ayrıca, Anayasa Mahkemesi kararına rağmen görevlerine iade edilmeyen Barış Akademisyenleri örneği üzerinden iktidarın samimiyeti sorgulandı.
"Demokrasi vaadi, ihraçların geri alınmamasıyla çelişiyor" diyen Koçyigit, hükümeti samimi adımlar atmaya çağırarak, tüm ihraç kamu emekçilerinin geriye dönük haklarıyla birlikte bir gün dahi gecikmeksizin görevlerine iade edilmesini talep etti.