Bolu İl Müftüsü Hüseyin Demirtaş, toplumda sıkça tartışma konusu olan ‘kadının yeri’ meselesine yeni bir perspektif kazandıran değerlendirmesiyle ses getirdi. Ahzab Suresi 33. ayetin yanlış yorumlanmasının kadınları gereksiz yere daraltan bir algı oluşturduğunu belirten Demirtaş, Kur’an’ın kadını eve kapatan bir anlayıştan çok, ona vakar, izzet ve toplumsal duruş kazandırmayı hedeflediğini vurguladı. “Kadın çalışamaz” şeklindeki katı yaklaşımların dinî metinlerle bağdaşmadığını dile getiren Müftü, İslam’ın tarih boyunca kadınları hayatın merkezinde konumlandıran dengeli bir bakış sunduğunu ifade etti.
“AYETİN ÖZEL HİTABI HZ. PEYGAMBER’İN EŞLERİNEDİR”
Demirtaş, ayetin gramer yapısının dikkatle incelendiğinde hitap edilen kitlenin açıkça Hz. Peygamber’in hanımları olduğunu belirtti. Zamirlerin dişil formlu kullanımına işaret eden Müftü Demirtaş, ayetin Ahzab 32’de başlayan “Ey Peygamber hanımları! Siz diğer kadınlar gibi değilsiniz” ifadesinin devamı olduğunu hatırlattı.
Tefsir kaynaklarının büyük bölümünün bu hitabın, Peygamber eşlerine tanınan yüksek konum ve sorumlulukla ilgili olduğunu belirten Demirtaş “Bu ayet tüm kadınlara farz kılınmış bir ‘evde kalma emri’ değildir. Peygamber hanımları toplumun önünde oldukları için onlara özel hükümler vardır.” ifadelerine yer verdi.
“AMAÇ YASAK KOYMAK DEĞİL, VAKUR BİR DURUŞ GELİŞTİRMEKTİR”
Demirtaş, ayette geçen “ve karne fi buyutikunne” ifadesinin anlamının çoğu zaman yüzeysel yorumlandığını belirterek kelimenin kökünün “karar, sekinet, vakar, yerleşmişlik” anlamı taşıdığına dikkat çekti. Bu bağlamı açıklayan Demirtaş “Ayet kadına ‘dört duvar arasında kal’ demiyor. ‘Evin huzurunu merkez bil, vakarından taviz verme, süsü gösteriş için kullanma’ diyor.” dedi.
Müftü Demirtaş, bu yaklaşımın Kur’an’ın bütününde yer alan izzet, mahremiyet, şahsiyet ve ölçülülük ilkeleriyle örtüştüğünü ifade etti.
“SAHABE DÖNEMİ KADINLARIN AKTİF ROLÜ AYETİN HAPİS EMRİ OLMADIĞININ DELİLİDİR”
Müftü Demirtaş yazısında, ayetin yanlış yorumlanması halinde sahabe hanımlarının hayatlarıyla çelişkili bir tablo ortaya çıktığını belirtti.
Hz. Aişe’nin ilmî faaliyetleri ve siyasi arenadaki rolü, Uhud ve Hendek gibi savaşlarda kadınların gösterdiği destek, Şifa Hatun’un kamu görevi üstlenmesi gibi örnekleri hatırlatan Demirtaş “Eğer ayet mutlak bir ‘çıkmama’ emri olsaydı, tarihimizdeki kadınların aktif rolleri açıklanamazdı.” diyerek ayetin bağlamdan koparılarak yorumlanmasının ciddi hatalara yol açtığını ifade etti.
“MODERN DÜNYADA TEHLİKE EVDEN DEĞİL, EVİN İÇİNDEN DE GİREBİLİYOR”
Demirtaş, ayetin illeti ve indiği dönemin sosyal koşullarını değerlendirirken “fıkhu’l-vaki” (zamanı ve şartları doğru okuma) yaklaşımının önemine dikkat çekti. Medine döneminde münafıkların çıkardığı fitneler nedeniyle evin güvenli bir merkez olarak konumlandığını belirten Demirtaş, bugün gelinen noktada durumun farklılaştığını söyledi. “Bugün internet, medya ve sosyal platformlar en mahrem alanlara kadar girmiş durumda. Kadını koruyan şey mekânsal kapanma değil; zihinsel ve ahlaki duruştur.” ifadelerini kullandı.
“İSLAM’IN ÖNERDİĞİ MODEL İFRAT VE TEFRİTTEN UZAK ORTA YOLDUR”
Kadın konusunda iki uç yaklaşımın bulunduğunu belirten Müftü Demirtaş, bir kesimin kadınları eve kapatmayı tek çözüm olarak gördüğünü, diğer kesimin ise özgürlüğü sınırsızlaştırarak kadınların ruhsal ve toplumsal yorgunluğunu artırdığını söyledi. Demirtaş “İslam’ın önerdiği kıvamlı model; kadının evini merkez bilip, toplumda da şahsiyetiyle yer almasıdır.” diyerek denge yaklaşımını öne çıkardı.
Kadının çalışma hayatına dair de açıklamalarda bulunan Demirtaş “İslam, kadın çalışamaz demez. Ama kadının çalışması onun aile düzenini, annelik hukukunu ve insan onurunu zedelememelidir.” şeklinde konuştu.
“ASIL YASAKLANMAK İSTENEN ‘TEBERRÜC’TÜR, KADININ DIŞARI ÇIKMASI DEĞİL”
Müftü Demirtaş, ayetin en kritik kelimelerinden birinin “teberrüc” olduğunu hatırlatarak bunun “süsün gösterişe dönüşmesi, kadın bedeninin dikkat çekme amacıyla kullanılması” anlamına geldiğini ifade etti. Demirtaş “Kur’an, kadını kamusal alandan uzaklaştırmaz; süsünü ve bedenini teşhir ederek değersizleştiren anlayışa karşı çıkar.” dedi.
Teberrücün bugün sadece sokakta değil dijital alanda da yaygınlaştığına dikkat çeken Demirtaş, Müslüman kadınların modern çağın görünmez baskılarına karşı bilinçli olması gerektiğini söyledi.
“KADIN İZZETİYLE VAR OLMALI, KİMLİĞİNİ MODERN CAHİLİYENİN ESTETİK DAYATMALARINA TESLİM ETMEMELİ”
Kadınların toplumda aktif bir rol üstlenmesinin İslam toplumunun inşasında zorunlu olduğunu vurgulayan Demirtaş, özellikle eğitim, sağlık ve sosyal hayata dair alanlarda kadın varlığının belirleyici konumda olduğunu ifade etti. Demirtaş “Kadının dışarı çıkması değil; edebini, şahsiyetini, izzetini kaybetmesi tehlikedir. Toplumlar kadın çalıştığı için değil, hayayı ve ahlakı kaybettiği için çöker.” diyerek ayetin günümüze yansıyan ahlaki mesajına dikkat çekti.
“AHZAB 33, KADINA YÜK DEĞİL, ONUR BİLDİRİSİDİR”
Müftü Demirtaş, ayetin son kısmında geçen “Allah sizden kiri gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor” ifadesinin kadın onurunu taçlandıran bir yaklaşım taşıdığını belirtti. Kaleme aldığı yazıda şu ifadelere yer verdi:
“Bu ayet, kadına ceza vermek için değil; onu tertemiz kılmak, değerini korumak ve toplumu sağlam temeller üzerine inşa etmek içindir.”
Demirtaş, Kur’an’ın kadına bakışının; saygı, izzet, vakar ve toplum içinde dengeli bir duruş talep ettiğini vurguladı.




